Dere Yatakları Kimin Sorumluluğunda? Bir İzmirli’nin Derin Düşünceleri
Hadi itiraf edelim: Bir sabah uyandığınızda, kahvenizi yudumlarken, hiç “Ya dere yatakları kimin sorumluluğunda?” diye düşündünüz mü? Şahsen ben, bu soruyu sabahları keyifli bir kahvaltıdan sonra düşündüm ve… bu soruyla kafayı yemeye başladım. Söz konusu dere yatakları olunca, sadece “resmi sorumluluk” değil, biraz da derinlemesine bir “toplum olarak hepimizin yükümlülüğü” var gibi hissettim. Ama nasıl? Bunu bir şekilde çözmeliyim, bir şekilde anlamalıyım!
İzmir gibi bir şehirde yaşıyor olmanın getirdiği doğa sevgisiyle, bazen “dere yatakları”nı en iyi şekilde “akılcı” düşüncelerle çözmeye çalışan biri olarak, şehri keşfe çıkarken bir yandan da bazı sorulara kafa yoruyorum. Bu arada, sokakta yürürken de “Aa, şurada bir dere var, acaba sorumlusu kim?” diye kendime sorular soruyorum.
Dere Yatakları Kimin Sorumluluğunda? Belediye Mi, Vatandaş mı?
Bir sabah, arkadaşlarımın yanına gittim. Ne de olsa, “ders çalışacak kadar sağlam bir motivasyonum” vardı – yani sıfır! Sohbet başlar başlamaz şu cümleyi kurdum: “Dere yatakları kimin sorumluluğunda?” Yine sessiz bir an oldu. Herkesin kafasında aynı soru vardı. “Gerçekten ya? Bunu kim düşünebilir ki?” diye sorguladılar.
“Ben düşündüm işte!” dedim. “Sorumlusu belediye mi, vatandaş mı? Yani şimdi gidip dere kenarını temizlemek mi gerek? Veya dere yatakları da vergi mi öder? Kime şikayet etmeli insan?”
Ve onlardan aldığım cevaba göre, sanki sadece benden ibaret bir sorunum varmış gibi hissettim. Herkes bana bakarken, ben aslında bildiğimi zannedip, belediyeye mi, yoksa sadece sokağa mı bakmalıyım, kafamı karıştırdım. Ama şöyle de bir şey var: Kimse sormadı da, kimse de net cevap vermedi.
Dere Yatakları ve Doğa – İzmir’in Saklı Yüzü
Her ne kadar espriyle yaklaşıyor olsam da, aslında İzmir gibi büyük bir şehirde yaşayan biri olarak, sokakta veya derelerde her an karşınıza çıkabilecek sorunlar var. Yağmurlu bir günde, dere yataklarında sıkışmış lastikler veya yığınla çöp görmek, hiç de nadir rastlanan bir şey değil. Hadi bunu da kendi çapımda mizahi bir şekilde açıklayayım: Bazen sanki dere yatakları, “Benimle ilgilenen yoksa, kendi başıma ne yapabilirim ki?” diyor gibi geliyor. Herkes bir kenara çekilmiş, bu sorumluluğu kimse almak istemiyor.
İzmir’de bir arkadaşım da “Bu konuda şunu söyleyebilirim,” demişti: “Dere yataklarının sorumluluğu, kendi hataları sonucu bahçesine su basan insanlara ait olmalı. Ya da belki de bütün şehir bir araya gelip, bir ‘dere yatağı festival’ yapmalı.” Gerçekten, belki de dere yatakları için bir festival yapmalıyız. En azından eğleniriz, değil mi? “Suyla eğlenceli bir geceye ne dersiniz?”
Dere Yatakları ve Sorumluluk: Herkesin Ortak İşi
Şimdi işin ciddiyetine gelelim: Belki de dere yatakları sadece belediyenin sorumluluğunda değildir. Evet, belediyeler sokakları temizlemekten sorumlu olabilirler, ancak her birimiz bir parçasıyız. Bu yüzden, sokakta çöp gördüğümüzde ya da dere kenarındaki yabani bitkilerle karşılaştığımızda, o sorumluluk biraz bizlere de ait. Hepimiz doğayla iç içe yaşıyoruz, değil mi? Yani şehre, doğaya ve çevremize daha dikkatli yaklaşmalıyız. Belki de kimse toprağa, suya, doğaya saygı göstermediği için, dere yatakları bu hale gelmiştir.
Sürekli işyerinden çıkıp eve doğru giderken, her sokak köşesinde “Hah! Bu derenin sorumluluğu kimin acaba?” diye düşündüğümde, etraftaki insanlardan aldığım tepkiler de bazen eğlenceli olabiliyor. Bir gün bir kadına, “Bence bu dere, herkesin sorumluluğu,” dedim. Cevap: “Evet ama benim değil, belediyenin!” Bir de geri kalan yol boyunca şu düşünceler beynimi sarmaya başlıyor: “İyi de kimse bu dertle uğraşmazsa dere yatağının sonu ne olacak?”
Sonuç: Dere Yatakları ve Bizim Sorumluluğumuz
Sonuçta, bu soruyu sormak, aslında kendi sorumluluğumuzu da sorgulamak gibi bir şey oluyor. Bu sorumluluk yalnızca tek bir kuruma, belediyeye veya herhangi bir otoriteye ait değil. Bir bakıma, doğal çevreyi hep birlikte el birliğiyle korumalıyız. Ne de olsa, hepimizin yaşadığı sokakta, tüm şehirde ve özellikle dere yataklarında ortak bir sorumluluğumuz var. Belki de bir gün bu konuda daha çok düşünmeliyiz. Herkes elini taşın altına koyarak, yaşadığımız yeri daha yaşanabilir hale getirmeliyiz.
Şu anda kimse “Dere yatakları kimin sorumluluğunda?” sorusunu net bir şekilde yanıtlamıyor olabilir, ama bence hepimiz biraz daha sorumlu olabiliriz. Eğer sadece biraz daha dikkatli olur, biraz daha sorumlu davranırsak, belki de bu soruyu sormak yerine çözüme odaklanabiliriz.
Ama gene de, ne diyeyim, belki de dere yatakları festivali yapmak en iyisi olurdu!