Tiroid Hastalığı Cinselliği Etkiler mi? Tarihsel ve Bilimsel Bir Bakış İnsan bedeninin en küçük bezlerinden biri olan tiroid bezi, düşündüğümüzden çok daha fazla şeyi etkiler: enerji düzeyimizi, ruh halimizi, metabolizmamızı ve hatta cinselliğimizi. Tiroid hastalıkları uzun yıllar boyunca yalnızca “metabolik sorunlar” olarak görülse de, son yıllarda yapılan araştırmalar bu hastalıkların cinsellik üzerinde de derin bir etkisi olabileceğini ortaya koymuştur. Tarihten Günümüze Tiroid ve Cinsellik Arasındaki İlişki Tarihsel olarak bakıldığında, tiroid bezinin cinsellik üzerindeki etkileri 19. yüzyılın sonlarında fark edilmeye başlanmıştır. O dönemde doktorlar, tiroid yetmezliği yaşayan bireylerde libido kaybı, yorgunluk ve cinsel isteksizlik gibi belirtileri gözlemlemişti. Ancak bu bulgular uzun…
Yorum BırakŞehrin Ritmi Yazılar
Merhaba sevgili okur, Ben, aynı konuya farklı açılardan bakmayı seven biri olarak bugün seni küçük bir keşfe davet ediyorum: “Kan plazmasının içinde ne var?” sorusunu sadece laboratuvar tezgâhından değil, hayatın içinden, insanların umutlarına ve toplumsal etkilerine dokunarak konuşalım. Gel, veri odaklı gözlemin soğukkanlı netliği ile duyarlılığın sıcak bakışını yan yana koyalım; birlikte tartışalım, birlikte merak edelim. Kan Plazmasının İçinde Ne Var? Bilimsel Bir Panorama Kan plazması, kanın sıvı kısmı; kabaca %90–92 su, %7 civarı protein ve geri kalanında elektrolitler, besinler, hormonlar, atıklar ve çözünmüş gazlardan oluşur. Görevi, hücrelere besin ve sinyal taşımak, vücudun düzenini sürdürmek ve savunmayı desteklemektir. Bir bakıma…
Yorum BırakKablo Kesiti Artarsa Ne Olur? Teknolojiden Toplumsal Adalete Uzanan Bir Yolculuk Hayatın her alanında birbirine görünmez ağlarla bağlıyız. Elektrik akımı bu bağlantıların en somut hâllerinden biri. Basit gibi görünen “kablo kesiti” kavramı bile, yalnızca teknik bir detay olmaktan çok öteye geçer; çünkü o kablonun içinden geçen enerji, aslında toplumun damarlarından akan yaşamdır. Bu yazıda “kablo kesiti artarsa ne olur?” sorusuna yalnızca mühendislik açısından değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet merceğinden bakmaya çalışacağız. Hadi birlikte düşünelim: Bir kablonun taşıma gücü arttığında toplumun yükü nasıl hafifler? Kablo Kesiti Artarsa Ne Olur? Teknik Bir Gerçekten Fazlası Teknik olarak kablo kesiti, bir iletkenin…
Yorum BırakGörme Engelli Raporu Yüzde Kaç? – Tarihin Işığında Görmenin Ölçülmesi Bir tarihçi olarak geçmişin aynasında bugüne bakarken, insanlığın “görme” kavramını yalnızca bir duyusal deneyim olarak değil, aynı zamanda iktidar, bilgi ve toplumsal düzen aracı olarak kurguladığını fark ederim. Bugün sıkça sorulan “Görme engelli raporu yüzde kaç?” sorusu, aslında sadece bir sağlık sorusu değildir; bu, insanın bedeniyle kurduğu tarihsel ilişkiyi, devletin bireyi nasıl tanımladığını ve toplumun “normal”i nasıl belirlediğini anlatan derin bir hikâyedir. Antik Dönemlerden Başlayarak: Görmenin Anlamı ve Simgeselliği Tarih boyunca görme, hep bilgelikle, tanrısal bilgiyle ve iktidarla özdeşleştirildi. Antik Yunan’da “görmek” bilmekti; “bilgi” ise gözle doğrulanan bir hakikat olarak…
Yorum BırakGavuç Ne Anlama Gelir? Bir Antropolojik Bakış Kültürler, insanlık tarihinin izlerini taşıyan, bir toplumun yaşam biçimini, değerlerini, sembollerini ve kimliklerini şekillendiren karmaşık yapılar bütündür. Her kültür, kendine özgü bir dille, ritüelle, inanç sistemiyle var olur. Peki, bir kelime ya da kavram, bir toplumun yaşamını, düşünce biçimini nasıl yansıtır? Bu yazıda, “gavuç” kelimesi üzerinden, bir kelimenin ve ritüelin toplumsal yapılar, semboller ve kimlikler üzerindeki etkisini keşfedeceğiz. Gavuç: Bir Kelimenin Derin Anlamı Gavuç kelimesi, halk arasında farklı anlamlarla kullanılsa da en yaygın anlamı, “insanları korkutmak, onları sindirmek için kullanılan bir terör figürü” olarak öne çıkar. Ancak, bu basit anlamın ötesinde, gavuç bir…
Yorum BırakGöz Kırpmamak Bir Deyim midir? Bilimin ve Duygunun Kesiştiği Nokta Hiç fark ettiniz mi, bazı kelimeler hem bedensel bir hareketi hem de duygusal bir anlamı taşır? “Göz kırpmamak” da bunlardan biri. Bu yazıyı yazarken kendime şu soruyu sordum: “Birine göz kırpmamak” gerçekten sadece fiziksel bir eylem mi, yoksa dilimizin zekâ dolu bir yansıması mı? Gelin, birlikte hem bilimsel hem dilsel bir mercekten bu ifadeye bakalım. Çünkü “göz kırpmamak”, sandığımızdan çok daha fazlasını anlatıyor. — Göz Kırpmamak Nedir? Deyim mi, Davranış mı? Türk Dil Kurumu’na göre “göz kırpmamak”, korkusuzca, çekinmeden, tereddüt etmeden bir şeyi yapmak anlamında kullanılan bir deyimdir. Yani evet…
Yorum BırakToplumsal Yapıların Gölgesinde Bir Ağrının İzinde: Baş ve Göz Ağrısı İçin Hangi Doktora Gidilir? Bir sosyolog olarak sahadaki gözlemlerimde, insanların bedenleriyle kurdukları ilişkiyi toplumsal normların, kültürel kalıpların ve cinsiyet rollerinin nasıl şekillendirdiğini sık sık fark ederim. Basit bir baş ya da göz ağrısı bile, bireyin tıbbi bir sorunu olarak değil, içinde yaşadığı toplumun sessiz kodlarıyla örülmüş bir deneyim olarak ortaya çıkar. “Baş ve göz ağrısı için hangi doktora gidilir?” sorusu bu bağlamda yalnızca bir sağlık sorusu değildir; aynı zamanda toplumsal bir aynadır. Sağlık Arayışında Toplumsal Kodlar Toplumun bireye yüklediği roller, sağlık davranışlarını da derinden etkiler. Baş ağrısı çeken bir kadının…
Yorum Bırak8 Tekrar İyi mi? Gücün, Disiplinin ve Tarihin Dönüşen Ritimleri Bir tarihçi olarak geçmişe baktığımda, insanın her çağda aynı soruyu sorduğunu görüyorum: “Ne kadar yeterli?” Bu soru bazen bir savaşın süresi, bazen bir öğrenme dönemi, bazen de bir antrenman setindeki tekrar sayısı olmuştur. İnsan, hep sınırını ölçmeye, kendi gücünün ritmini bulmaya çalışmıştır. Bugün spor salonlarında “8 tekrar iyi mi?” diye soran bir birey, aslında geçmişteki savaşçının, filozofun ya da zanaatkârın iç sesini yeniden yankılatmaktadır. Tarihte Sayının ve Ritmin Gücü İnsanoğlu, sayılara her zaman sembolik anlamlar yüklemiştir. 8 sayısı, birçok kültürde denge, yeniden doğuş ve döngüsellik anlamına gelir. Antik Çin’de sekiz,…
Yorum BırakGıdı Herkeste Olur Mu? Eğitimcinin Gözünden Bedenimiz ve Öğrenme Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Bedenin Öğrenmeye Yansıması Eğitim, sadece zihinsel bir süreç değil, aynı zamanda bedensel ve duygusal bir yolculuktur. Her birey, farklı hızlarla öğrenir, farklı yollarla anlar ve bedenine farklı şekilde yansıtır. Gıdı (ya da ikinci çene), birçok insanın yaşadığı, bazen rahatsızlık verici, bazen de sadece görsel bir farklılık olarak görülen bir durumu tanımlar. Peki, gıdı herkesin yaşadığı bir durum mudur? Eğitimci olarak, bu soruyu sadece bedenle değil, öğrenme süreçleri ve toplumsal faktörlerle de irdelemek gerektiğini düşünüyorum. Bedenimiz ve öğrenme biçimlerimiz, kültürel ve bireysel farklarla şekillenir. Hadi, gıdı meselesini öğrenme…
Yorum BırakHara Şarkısı Kime Ait? (Eğlenceli Bir “Kimindir Bu Şarkı?” Dedektifliği) “Bir şarkı duydum, kalbimi hoplattı; kimindir bu parça?” diyenlerin kulübüne hoş geldiniz! “Hara” tam da o cinsten: Kulağa takılıyor, dilde dönüyor, ama sahibini Google’lamadan rahat yok. Neyse ki ben geldim, kahvemi aldım, siz de rahat edin. Bu yazıda “Hara şarkısı kime ait?” sorusunu hem mizahla hem de küçük bir müzik dedektifliğiyle ele alıyoruz. İpuçları: Çamur, Murat Ak ve bir de Mehmet Erdem geçecek… Önce Cevap: “Hara”nın İz Düşümü Kısa cevapla başlayalım: “Hara” söz ve müziği Murat Ak’a ait bir şarkı; ilk olarak Çamur grubuyla tanındı, yıllar sonra Mehmet Erdem’in yorumuyla…
Yorum Bırak